1 Şubat 2016 Pazartesi

Anlayana çok şey anlatan kitap ''Kelile ve Dimne''

zaman: Şubat 01, 2016
Hayatı hem yaşayarak öğreniyoruz, hem kitaplardan. Öyle kitaplar vardır ki, onlar insan hayatında önemli bir rol oynar. Kimi hayatını bu kitaplardaki kahramanların olumlu özelliklerini benimseyerek, kimi ordan öyrendiklerilerini hayatta uygulayarak, kimi de hiç kitap okumadan kuruyor. İyi kitap akıllı insanın hayatına hep ışık salan araç olmuşdur. Bu kitapların belki de başında cokdandir okudugum bir  kitap var. Bunların adını belki de birçokları biliyor, ama hakkında bilgisi olan az insan var. Biraz bu kitap hakkında konuşalım.

Kelile ve Dimne
"Kelile ve Dimne" de eski Doğu edebiyatının ölmez anıtlarından biridir. Burada öyküler hayvanların dilinden anlatilir.Biz burada eski dönemlerdeki halk yaşamının bir çok canlı manzaralarını, halkın arzu ve isteklerinin aynasini  görüyoruz.
Ihtiyar Doğu bilge öykülerin, öğretici hikâyelerin beşiğidir. Bin yıllar boyunca oluşturulan bu rivayetler ağızdan ağıza düşmüş, bir şehirden ötekine, bir nesilden diğerine geçmiştir. Her ülke, her nesil onları zevkine göre değişmiş, kendi hayatına, düşünce dünyasına uyarlamıştır.


Edebiyat tarihinde ilk temsil örneklerinden sayılan Kelile ve Dimne Hint filozofu Beydeba tarafından yazılmıştır. Beydeba milladdan önce 1. yüzyılda yaşamıştır. Onun yaşamı hakkında yeterli bilgi yoktur. Asıl adı ve milliyeti konusunda birçok farklı görüş değilse de tarihçilerin çoğu asıl adının Ketku olduğunu ve Türk asıllı olduğunu söylüyorlar. Bakü'de doğmuş, sonradan Hindistan'a göçtüğü hakkında fikirler var. Kelile ve Dimneni Hint padişahı Debşelimin döneminde yazmıştır. Bu eser zalim padişaha bir tür nasihat niteliği taşıyor. Eserin adı iki çakalın adından alınmıştır. Bu hayvanlar eserin esas kahramanları sayılır. Kelile hayri, Dimne ise şeri temsil ediyor. Hikaye içinde hikaye topluluğudur. Eserin konusu, ahlâk ve politikadır. Eğitici niteliktedir.
Kelile ve Dimne çocuklara ibret verici masallardan ibarettir, onlara adil, zahmetkeş olmayı, dostluğun kıymetini bilmeyi anlatir. Ünlü temsil üstatları Ezop ve La Fonten de kendi təmsillerinde «Kelile ve Dimne" den ilhamlanmislar.
Bu esere göre Beydeba önce tutuklandı sonra ise bağışlanarak devlet konumunda çalışır. Eser 6. yüzyılda Pehlevi diline sonraları Abdullah İbn El - Mügeffa tarafından Arapça'ya çevrilmiştir. Sonradan doğu ve batı dillerine çevrilmiştir. Kitabın aslı Sanskritçe (Hint - Avrupa dilinin Hint iran koluna ait eski bir dil, tarihçilerin göre Hindistan, Hazar Denizi ve Orta Doğu'da kullanılan dil olup) yazılmıştır ve Sanskritçe adı Karataka (Kelile) ve Damanakadır (Dimne). Ayrıca Beydebanın Öğüt El - Külliye adlı eseri de mevcuttur.


Hikaye

Günlerin  birinde iki dost vardi. Bu arkadaşların biri çok dürüst, akıllı ve zahmetkeş imiş. Öteki dostu ise yalancı, tembel ve çok kurnaz biriymiş. Dürüst olanın adı Kelile, diğerinin adı ise Dimne imiş.
Bir gün bu iki arkadaşın yaşadığı ülkenin padişahı, ülkede  bir vezir bulmak istiyormuş. Dimne ile Kelile arasında seçim yapar ve Dimneni seçer. Çünkü, o çok sinsiymis. Padişah onu vezir eder. Ona çok inanır.
Günlerden bir gün padişah odada tek başına oldugu  zaman kulağına çok bir ses gelir. Bu sesin nereden geldiğini öğrenmek için aramaya başlar. Ancak derdini kimseye demezmiş. Çünkü, o buyuklukde  bir padişah, bir sesten korkmazdi! Ancak Dimne onun korktuğunu biliyormuş.
Bir gün, Dimne padişahın yanında olan zaman, yine o ses gelmiş. Bu, inek sesiyimiş. Ancak padişah bunu bulamiyormuş. Dimne onun neden korktuğunu anlamak  icin sesin geldiği yere gider. Ve bu arada padişah sesin bir inekten geldiğini seziyor. Padişah, bu ineği çok seviyor. Her gün onunla oynuyor. Dimne bunu kıskanmaya başlar. Ve bir gun iftiraya el atıyor. Padişaha diyor:
- Sayın kralım, bu inek sizin tahtınıza göz koydu. Bence bunun böyle devam etmesine göz yumamalisiniz .
Padişah da düşünmeye başlar.
Dimne, ineğin yanına gidip diyor:
- İnek kardeş, ben padişahın yanından geliyorum. Padişah bu yakında seni kesip kendine yemek olarak pişirecek. Sen buradan kaçamazsın. Benden demek. Ancak inek buna padişah kadar fazla takilmaz. Fakat içinde yine de bir şüphe olur.
Bir gün kral onun yanına gidiyor. Bunu gören inek, onun uzerine yurur. Padişah bunu görünce Dimnenin sözlerinin doğru olduğuna inanır ve ineği öldürtmek emri verir.
Uzun süre geçiyor. Kral yaptığı ise göre pişman olur. Ancak Dimneye hiçbir şey yapmıyor, çünkü onu masum olarak kabul ediyor.
İşte tam bu sırada annesi içeri giriyor:
- Oğlum, sen Dimnenin masum olduğuna inanma, onu bil ki, bugün ineğini öldüren, yarın seni öldürür. Eğer canını seviyorsan öldür onu.
Padişah bu sözler karşısında etkilenir ve Dimneni öldürür.
Bu da Kelileyi kötü etkiler ve o da hastalanıp ölüyor.

Bu iki arkadaşın sonu bu şekilde sona erer. Bu hikaye "Aslan ve Öküz" ün hikayesi olarak da adlandırılır. Orada da aynen aslan öküzün sesinden korkuyor bunu hisseden sinsi çakal Dimne, yaranmaya hayvanların kralı Arslan'ın huzuruna gelir ve her şeyi ona anlatır (Başlangıçta Dimnenin dostu Kelile buna razı olmuyor ona başkalarının işine karışmamasını tavsiye eder). Sonra Dimnenin aracılığı ile Aslan ve boğa dostlaşır, Dimne kendisinin arka planda kaldığını görür, kısqanmaya başlar ve aralarında söz aracaligi yapar . Aslan Dimnenin fitnesine inanarak boğayı öldürür sonradan buna pişman olup Dimneni öldürür.

Kelile ve Dimnədən altın tavsiyeler:
İnsanı tüm hayvanlardan ayıran, onu dünyanın tüm sırlarına vakıf eden dört şey var:
- Hikmet, akıl, temkin ve adalet.

gördüm ki insan, dört özelliğiyle hayvanlardan ayrılmış... bu dört şey, dünyada ne varsa hepsini içine alır. 
hikmet, iffet, akıl ve adaletten bahsediyorum. 
bilgi, edep ve kabiliyet, hikmete girer. 
benliğe hakim olma, sabır ve vakar, akla girer. 
haya, geniş gönüllülük ve şahsiyetlilik, iffete girer. 
doğruluk, iyilik, nefs murakabesi ve güzel ahlak ise adalete girer. 
işte bütün üstün nitelikler, bundan ibarettir...

Bu sıfatlar güzeldir, ona muhalif olanlar ise - çirkin. Bu sıfatların hepsi kusursuz bir şekilde bir kişide toplandıktan dünyanın en büyük mutluluğu bile onun başını dondure bilmez, en büyük mutsuzluk onu sarsa bilemez. Böyle bir adam onu ​​tatmin etmeyen şeylerin varlığından uzulmez, kaderin onun elinden koparıp aldığı şeyleri kaybetmesinden üzülmez ve olası tüm felaketlerden kendini kaybetmez.

Hikmet - bitmez, tükenmez bir devlettir, harcamakla bitmez, paylasmakla azalmaz. Hikmet - öyle bir elbisedir ki, giydikce eskimez, öyle bir hazinedir ki, ardı kesilmez.


Yaklaşık iki bin yıllık olan kitaptaki ifadeler, olaylar, rivayetler günümüzde de yer bulmaktadır.



0 yorum:

Yorum Gönder

 

DAN ULDUZU Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review