Kitapları kalemle okumak yarim okumakdır biraz da. Kalem olmazsa olmaz :) Hiç düzgün bir okuyucu olarak kabul edilmez, kitap okurken mutlaka sevdiğim cümlelerin altını çiziyim. Böylece, kitapları kendime daha da yakinlaşdırıyorum. Aradan belli bir süre geçtikten sonra kitabı elime aldigimda altını cizdiğım fikirler neredeyse "gözümun onune gelince" huzur buluyorum. Kitaba eziyet verdiyimin de farkındayım, ama kitaplarımda kendimden "izler" birakmiyınca da onlar bana samimi olmuyorlar.Neyse, kalemle cizdiklerimden bir kısmını paylaşmak istiyorum. Ama bir hususu da ifade edeyim: şimdide övünmek gibi olmasın, çok kitap okudum, ama sadece parmakla sayılacak kadarı ennn sevdiğim olmus.Yani o kitapları koşulsuz, tereddütsüz herkese tavsiye görürdüm ve derdim ki, ölmeden önce okuyun, mutlaka. Remarkın "Zafer tağı" eseri.Simdiyedek çok kişiye tavsiye gördüm, herkeste beğenmis .. Buna sevindim :) Keçelim kayıtlara:
"Zafer tağı" ndan:
Dünyada pişmanlık kadar anlamsız şey yok, zaten hiçbir şeyi iade etmek olmaz. Yoksa hepimiz kutsal olurduk. Hayat bize olgunluk tercih etmedi. Kamillerin yeri müzedir.
En iyi huylar küstah adamlara verilmis, en dayanılmaz kişiler idealistlerdir.
Hiçbir şey tekrar edilmez, biz kendimiz- kendimizi tekrar ediyoruz.
Insan kendini gerçekle de aldatabilir. Bu ise en tehlikeli hayaldir.
Huzurlu yaşamak bugünün en büyük serüveni.
Yaşam gerçekleri çok adi ve bayağıdır. Onları canlandıran bizim fantazimizdır. Özgürlük ağalık iddiasında olanların gürültülü şiarıdır.
Sadece basit şeyler insanı asla umutsuz koymaz. Mutluluğu uzakta aramak gerekmiyor, o da basit şeylerden başlıyor.
Kişiden yüz döndermiş aşkı kendisine kıskanmak olur, daha onun yöneldiği kişiye yok.
Hayatın çok güzel kanunu var- hiçbir şey beklemiyorsansa, hayal kırıklığıyla kalmayacaksın.
Zaman geçmişe döndüğünde kendi anlamini kaybediyor. Kişiye teselli verir, hem tiksindirir, hem de yabancilasdirir.
Gerçeği yüksek sesle söyleyince ne de miskin olurmuş.
Susanno Tamaro- "Kalbinin götürdüğü yere git"
Sen de seksen yaşına geldiğinde göreceksin ki, insan bu yaşta kendini Eylül ayının sonunda ağaçta yalniz kalmış bir yaprak gibi hissediyor.
Aclıkdan ölmekdense, hiç neden olmadan ölmek daha kolaydır, azaba isyan edebiliyorsun, hiçliğe yok.
Her erkeğin hayatında- diyordu, - «mükemmel tek bir kadın vardır, her kadının da hayatında bütünlüğüne ulaşabileceği tek bir kişi vardır." Ama buna ulaşmak çok az insana nasip olan alın yazısi. Geri kalan herkes ise kanaatsizlik, sürekli bir beklenti içinde yaşamak zorundadır
Dışarıda çöl, çinarın altında çınar, insanların arasında insanlarla ol.
Rabidranat Tagore
Güneşin hasretiyle gözyaşları döksen, hiç yıldızları da göremezsin.
Uçurumun sadece derinliğine uyup ona aşkını itibar etme.
Şelale böyle şarkı söylüyor: "özgürlüğe kavuşunca kendi şarkımı bestelerim".
Yıldızlar asla korkmuyorlar ki, onları ışıldayan böceklere benzete bilenler olabilir.
Serçe tavus kuşuna acirki, öyle ağır kuyruğu var.
Işık saçtığı için ateşe minnettar ol, ama sürekli sabirla gölgede kalabilir çırağı da unutma.
Unutmayın ki, hayat yolunda ortaya çıkan engeller insanın manevi metanetini denemek içindir.
Hiçbir şeyi kayb etmemişse, kaybın ağırlığını fark etmemişse, demek onun hiç bir şeyi yoktu.
"Zafer tağı" ndan:
Dünyada pişmanlık kadar anlamsız şey yok, zaten hiçbir şeyi iade etmek olmaz. Yoksa hepimiz kutsal olurduk. Hayat bize olgunluk tercih etmedi. Kamillerin yeri müzedir.
En iyi huylar küstah adamlara verilmis, en dayanılmaz kişiler idealistlerdir.
Hiçbir şey tekrar edilmez, biz kendimiz- kendimizi tekrar ediyoruz.
Insan kendini gerçekle de aldatabilir. Bu ise en tehlikeli hayaldir.
Huzurlu yaşamak bugünün en büyük serüveni.
Yaşam gerçekleri çok adi ve bayağıdır. Onları canlandıran bizim fantazimizdır. Özgürlük ağalık iddiasında olanların gürültülü şiarıdır.
Sadece basit şeyler insanı asla umutsuz koymaz. Mutluluğu uzakta aramak gerekmiyor, o da basit şeylerden başlıyor.
Kişiden yüz döndermiş aşkı kendisine kıskanmak olur, daha onun yöneldiği kişiye yok.
Hayatın çok güzel kanunu var- hiçbir şey beklemiyorsansa, hayal kırıklığıyla kalmayacaksın.
Zaman geçmişe döndüğünde kendi anlamini kaybediyor. Kişiye teselli verir, hem tiksindirir, hem de yabancilasdirir.
Gerçeği yüksek sesle söyleyince ne de miskin olurmuş.
Susanno Tamaro- "Kalbinin götürdüğü yere git"
Sen de seksen yaşına geldiğinde göreceksin ki, insan bu yaşta kendini Eylül ayının sonunda ağaçta yalniz kalmış bir yaprak gibi hissediyor.
Aclıkdan ölmekdense, hiç neden olmadan ölmek daha kolaydır, azaba isyan edebiliyorsun, hiçliğe yok.
Her erkeğin hayatında- diyordu, - «mükemmel tek bir kadın vardır, her kadının da hayatında bütünlüğüne ulaşabileceği tek bir kişi vardır." Ama buna ulaşmak çok az insana nasip olan alın yazısi. Geri kalan herkes ise kanaatsizlik, sürekli bir beklenti içinde yaşamak zorundadır
Dışarıda çöl, çinarın altında çınar, insanların arasında insanlarla ol.
Rabidranat Tagore
Güneşin hasretiyle gözyaşları döksen, hiç yıldızları da göremezsin.
Uçurumun sadece derinliğine uyup ona aşkını itibar etme.
Şelale böyle şarkı söylüyor: "özgürlüğe kavuşunca kendi şarkımı bestelerim".
Yıldızlar asla korkmuyorlar ki, onları ışıldayan böceklere benzete bilenler olabilir.
Serçe tavus kuşuna acirki, öyle ağır kuyruğu var.
Işık saçtığı için ateşe minnettar ol, ama sürekli sabirla gölgede kalabilir çırağı da unutma.
Unutmayın ki, hayat yolunda ortaya çıkan engeller insanın manevi metanetini denemek içindir.
Hiçbir şeyi kayb etmemişse, kaybın ağırlığını fark etmemişse, demek onun hiç bir şeyi yoktu.