30 Ocak 2017 Pazartesi

Ezilmiş ve Aşağılanmışlar ( Fyodor Dostoyevski )

zaman: Ocak 30, 2017 0 yorum
Doğrusu Dostoyevski "sevenler" o kadar fazla ki, bu yazarı sevdiğimi acikca söylüyorum ki, beni de o sıraya ait etsinler. Fakat, Tolstoy'un sözlerine (Dostoyevski'nin kalemini Tanrı kullaniyor) sozune katılıyorum. Çoğu onu "Suç ve Ceza"yla tanisada, bu eseri de okuyucular tarafından çok seviliyor.
Eserin içeriği birçoklarına belli olsa da kısaca bilgi vererek soyliyim ki, roman önde gelen simge olan Vanyanın dilinden anlatılıyor..Onun Soğuk bir kış gününde karşısına çıkan yoksul, garip bir ihtiyar ilgisini çeker.Sonra onu takip eder.Once ihtiyardan ayrılmayan köpeği Azorka, sonra da ihtiyarın kendisi ölür.Vanya onun evine gider, bu evi tutuyor ve orada yaşamaya başlar.Bir süreden sonra eve gelen ihtiyarın torunu Yelena (Nelli) babasının evde olmamasinı gördugunde çok korkar.Hala onun sır dolu gözlerinde neler gizlidir? Vanya kendisi Nikolay Sergeiç İhmenyevin ailesinde büyümüşdü.İhmenyevin Nataşa adlı bir  kızı da vardı.Onlar birlikte büyümüşdüler.İhmenyevlerin güzel, sessiz hayatları knyaz Pyotr Aleksandroviç geldiğinde geçmişte kalır.Knyazın oğlu Aleksey Petroviçle Nataşa arasında olan imkansiz aşk ,Nellinin, yaşli İhmenyevin, Vanyanın hayatlarının nasıl kesişmesi, sonra olan olayları kitabı okuyunca anliyacaksiniz.Eser hakkında çok da yazmak istemiyorum.
Eserde en çok sevdiğim karakter İvan Petroviç oldu.Onun Nataşaya olan karşılıksız, hiçbir beklenti beklemiyen aşki, hatta Nataşanın mutluluğu için kendi mutluluğundan geçmesi, onu Alyoşa ile kavuşması icin çalışması, son olarak onun yanında olması, destek olması gerçekten her kalbin işi değil. Knyaz tarafından aşağılanmış, hakaret edilmiş ihtiyar İhmenyevin kızına olan sevgisi, onun için çektiği acılar beni cok derinden etkiledi.Bildiğim kadarıyla Vanya, bana öyle geliyor ki, Vanya işte yazarın kendisinin prototipidir. 

İhmenyev Toplumun kinamasindan çekindiği için kızını bagislmakdan korkması, ama sonuçta toplumun kınamasına galip gelmesi insana buyuk ders verir.Eserde aile, ebeveyn sevgisi de ön planda olur.Bir yerde Dostoyevski'nin böyle bir fikrini okumuştum "Hayatımızda en yüce, en faydalı dayanağımız ana, baba evinden kalan hatiralarimizdir" . Burda sevip, ya da sevmemeye karar vere bilemeyen bir karakter de vardi ki, bu da knyazın oğlu Alyoşaydi (Aleksey Petroviç).Kararsız,  sık-sık fikir degistiren bir karakter, hatta aşkinda bile karar veremezdi.Seve bilecegim tek yönü mensup olduğu cemiyetdekilerden farklı olarak onda olan cocuk naifliyi oldu.
Ve nefret edilecek bir karakter knyaz Pyotr Aleksandroviç .. Hayatını sadece para, şöhret kazanmak, kendisinden aşağı tabakanın insanlarını "yukarı çıkmak için merdiven" olarak kullanıp sonra adına leke yakan, aşağılayıcı "insan" .Okudugunuz zaman siz de nefret edeceksiniz. Kisacasi çok beğenerek okudum.Ağladığım, güldüyüm zamanlarda oldu..
Okunulası, değerli eserlerden biri de budur sayın kitap kurtları. Ben burada sözümü bitiriyorum. Gökten 3 kitap düştü 🙂
Şaka yapiyorum o masallarda olur, boşuna ümitlenmeyin.😊

Hoş mütalaalar dileğiyle  ... 🙂

 bu linkden esere tiklayip ulasa bilirsiniz → Ezilmiş ve Aşağılanmışlar ( Fyodor Dostoyevski )

22 Ocak 2017 Pazar

Hayvanlari sevin.Vefali kopegim As.( bu bir hatira,ve ani)

zaman: Ocak 22, 2017 0 yorum
Çocukluktan gelen hayvan sevgisi var. hatirliyorumda henüz küçük yaslarimdan filmlerde hayvanların başına kötü birşey geldiğinde ağlıyordum. Büyüdükçe bendeki hayvan sevgisi herşeyin onune geçti. Dogrusunu desek insanları cogu zaman sevmedim ve son zamanlarda gördüğüm şeyler (yalan,vefasizlik, sadakatsizlik,ikiyuzluluk, sahtekarlik,insafsizlik ve.b) belli etmemeye calissamda insanlardan tamamen soyumama neden oldu. Bu soğuma bendeki hayvan sevgisini en yüksek düzeye ulaştırdı. Bazen neden? diye soruyorum kendi kendime. Verebildiğim tek cevap çünkü. Çünkü ... gerisi yok. Sebepsiz. Sebepsiz sevgiler en güzeli değil mi? Insanlığın ne olduğunu unutmuş insanlardansa sevgiyi hayvanlara vermek doğru değil mi? Asla unutamayacağım  bir olayı yazıyim size. Öğrenci  oldugum zamanlarimdi. BU RESIM DE VEFALI "AS" DAN KALAN SON HATIRA
10 cu  sınıfta okuyordum. AS adında kurt kopegim vardı. .  Gelelim esas meseleye. Sabah acilinca kopegimi hasta ve surekli sizlayarak inledigini gordum.Veterinerin umursamaz yalnis teshisi yuzunden vefali, sadik kopegimi kayb etdim gercek anlasilinca is isten gecmisdi.İşte bu. Tabii ki hiçbir anlam veremedim meseleye ama içimdeki o rahatsızlık hissi hala olduğu yerdedir. Bahceye cikdim, çıkmaz olaydım. Çocukluğumu, dostluğumu, insanlara beslediğim sevgi hissini, mutlu geçirdiğim günlerimi bir yalnisla öldürmüşler. Yaşadığım duyguları yaza bilir miyim? Yazamam bence. Yazmasam iyidir öyle. Saatlerce ağladım sonra hayat devam etti. Hayat devam ediyor çünkü ölen biz değiliz başkasıdır. Bu insan olabilir, hayvan olabilir, böcek olabilir, bitki de. Sadece sorun su insanlar o kadar kotulesdiki.boyle bir hayvanın ölümüne üzüldüyümuz kadar cogumuz bazi insanlarin ölümüne kederlenmiyoruz bile. Bu biraz gaddarca gelebilir birçoklarına ama bana katılan insanlar da az değildir. Sanırım derdimi anlata bildim. Yavaş - yavaş bitirebiliim yazıyı. Başka ne söyleyebilirim düşünüyorum; sevin. Doğayı, insanları, hayvanları en önemlisi yaşatmayı sevin.

7 Ocak 2017 Cumartesi

Gülümseyin! :) GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ

zaman: Ocak 07, 2017 0 yorum

Hayat..Sıkıcı,monoton, bunaltici Her gün aynı saatte yatıp, aynı manzarayami gözlerini açdigini duşunuyorsun? ..peki  sen ne dusunuyordun? :)) Sana Hayatın renkli, farklı, ilginç olacağı hakkında sözmu vermişlerdi? Bence hayır! Nereye kadar  hep böyle olucaksin ! Oturup bekleyecekmisin, o siyah, kalın duvarlarını masallardaki prens kırarakmi seni kurtarsın? Hayat ilgisiz ve sıkıcı olabilir .Amma onu sen değişebilir bilisrin.Buna inan, gülümse hayata!

Belki de artık simdi zamani geldi..evetmi? Bir şeyler yapmanin vakti.Kendin için! Elini ver, ayağa kalk! Eğer bahtına Siyah renk düşmüşse, bu senin suçun değil ki =) boyayı al ve hayatı bir yerlerden boyamaya başla!


Ellerini aç ..

Güneşe bir bak ..

Bak o nasılda parlak ..

Derin nefes al ..

Havadaki temiz kokuyu duyuyormusun?

Rüzgarın tatlı sohbetini hissediyorsmusun ..?

Peki kalbinin atışlarını ..?

Demek ki sen hayat`dasin!

Ve Hayat budur!

Ve o gün artık geldi, korkularını, umutsuzluklarini at denize, ancak gulumseyi sevmeyi unutma! Ve sevdiklerine  İTİRAF ET, goster !!!

Belki bu senin son şansın? Değerlendir onu! Hic bir seyi Sonra`ya saklama! Sonra olmayacaktır!




Gülümseyin!
Sokakta, evde, tanıdığınız  insanlara hatta hayvanlara bile gülümseyin. :)
Çünkü gulmek her kese yakisiyor .
İnsanlar birbirinin problemli olduğunu zaten biliyor.
Ve üstelik nereye kadar  evden çıkar çıkmaz gördüğümüz ilk insanın gözlerinde keder veya vahşi bakışlarınin sahidi olmak?!

İyi olaylar hakkında düşünün biraz.
Sorunlara göre rahatsız olmaya değmez, aslında, onlar zaten en sadık dost gibi hep yanımızdalar. Hayellerinizi düşünün, ya çok sevdiyiniz dostunuzu, küçük dünyadan habersiz çocukları düşünün, gülün.
Düşünün bir an, yolda yürürken insanlar size gülümsüyor, siz onlara ..
Bence gülümsemekdedir  mutluluğun anahtarı.
hayattan korkup gizlenme. yapamazsinda . Hayatla mücadele et, onunla savaş. Adalete bel bağlama. O, yok, hiç olmamış, ya da çoktan ölüp kendisinden  bile habersiz. Sen  adil ol yaşamla,  Örneğin, hayatın yüzüne gülüp sırtına hançer sapla. Ölmeyecek, merak etme. Ama yıkılacak. Diz çökecek karşında. Hayata gülümse, gülümsediyin kadar savaş, dövüşdüyün kadar ciddiye alma.


Eğer  surekli sorun duşunuyorsan kendine sorunları çekmiş olacaksin, insanları tebessüme konuk edince, onlarda size gülümseme ile karşılık vereceklerdir.

Düşünün ki, bir yere gidildiğinde, küçük ve çok tatli bir çocuk annesinin kucağında siz gulumserseniz  dikkat edin oda  gülümsüyor olucak, .  hissleriniz henüz sağken ve eğer "duygusuz" degilseniz - gülümseyeceksiniz 😊


Aslında biliyorum .. Bende biliyorum ki, dünya yazdığım kadar güzel değil.
O gülümseyen çocuktan biraz o tarafta bir zamanlar "gülümseyen çocuklar" olmuş, ama şimdi standart "suratsiz insanlar" olmuş varlıklara rastlarsiniz. Ve daha neler, neler.
Bunları herkes biliyor. Ama tüm günü beyinde bu kötü seyler dusummek inanin normal degil.
Bunları dusundukce ve gülümsemedikce biz git - gide bunu genellikle unutacagiz.
Ve bizde  suratsizlasacagiz, aynen"onlar" gibi olacağız.

Sık sık dünyayı değiştirmekden konuşuyoruz. Şimdi düşünün ..
Düşünün ki boyle dünya nereye kadar ve nasıl değişecek ?!
Birini küfrederek ve döverek değiştirmeye çalışırsanız, o size  tepki gostericek. Ve tamamen haklı olacaktır.

Belki biraz gülelim?
Belki sevecen olalım?
Belki sevelim artık birbirimizi?

Yazıyı bitirdikten sonra, yazıya tam çizgi çekecek bir dusunceye geldim.
Dostlarıma ve sevdiklerime sozum ..
Biz birbirimize gülümseyelim, birbirimizi sevelim. Bu bize yeter!

Ve unutma!

'Hayat' yaşanan günlerden değil, aklinda kalan günlerden

Nefretlerden değil, sevgilerden

Göz yaşlarından değil, kahkaha ve merhametden

Karanlık odalardan değil, Güneşli sabahlarda oluşur!

Karanlık, karanlıkla son bulmaz. Sadece aydınlık onu yok edebilir. Nefret, nefreti yok edemez. Sadece aşk onu yok edebilir. Başkalarının acılarını paylaşmazsak kendi acılarımızı dindiremeyiz.
 

DAN ULDUZU Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review