30 Aralık 2017 Cumartesi

Yeni yil

zaman: Aralık 30, 2017 0 yorum
Karşıdan yeni yıl geliyor, her yıl olduğu gibi herkes sevincle karşılamaya, imkanları dahilinde farklı karsilamaya çalışıyor .... yıllar çok çabuk geçiyor, büyüdükçe bunu daha iyi anlıyorum .. her yıl bize daha da olgunluk katıyor, her yıl bizi cocukluğumuzdan biraz daha uzaklaştırıyor, her yıl bir zamanlar gelecek gibi düşündüğümüz zamana geçmiş yıllar yerini alir ve hatiralarimiz bugün gibi olsa da elimizi uzattığımızda ulaşamayacağımız uzaklıklara alip gidiyor .. Her yeni yıl yeni istekler doğurur, hayata bakışını, düşüncelerini  değiştiriyor, bir zaman güldüyün şeylere zaman geçtiğinde düşününce ağlayip, ya da tam tersi ağladığın konuların ne kadar boş, anlamsız ve saçma olduğunu anlıyorsun .. Hayattan istediğin şeyler olunca başka isteklerin yerini alir ve düşünüyorum bundan doğal bir şey yok, insan hayatı boyunca bir şeylerin hayal eder, isteklerinden istekler doğurur ve onlara bağlanarak hayata tutunur .. Aslında her şey böyledir, gardirobunun en sevimli elbisesiniı yıllar sonra evin bir köşesinde temizlik bezi gibi göreceksin, o çok sevdiğin muzikleri yerine yeni müzikler gelerek, bir gün unuttuğun, her gün gittiğin sokakların değiştiğini, ezber bildiğin numaralar, yollar, isimleri ve s. bir gün düşünsen bile hatirlayamazsin .. Zaman bizi zahiren değiştirdiği gibi bazen manevi olarakda değiştiriyor, yalniz degişikligimiz her zaman olumlu yönde olsun, yıllar değerlerimize değer katarak çogaltsın, onları  bizi bizden alıp bizleri tanınmaz hale düşürüp, sevdiklerimizden uzaklaştırmasin .. Aslında bizler bir birimize tutundukca daha güçlü hissediyoruz, her zaman sevdiklerimizin desteğine ihtiyaç duyuyoruz .. Hiç kimse yalnızlığı sevmez aslında, yalnızlığa terk edilmişlerdir vardır, ya da geri dönüşü olmayan terk edişler .. mutluluk bir sofra arkasında birlikde olmaktır, mutluluk istediğin zaman gide bildigin  akrabaların, arkadaşlarının olmasıdır, mutluluk her yeni yılda eskilmeyen değerler ve sevdiklerine sahip olmaktır .. Haydi hayalimizde büyük bir dilek tutalim, bu yeni yılda tekrar, internetden kopaylanmis tebriklerle değil de, bir cümle  bile olsa da kalpten gelen tebrik yazalım, bir birimize küçük paketlerde büyük sevgimizi hediye edelim, ve sevdiklerimizle birlik olalım ve en güzel yıllar, sevindiren yenilikler, sağlıklı canla bizlerin olsun İnŞaAllah ..


20 Aralık 2017 Çarşamba

Şükran Allah!..

zaman: Aralık 20, 2017 0 yorum
Ellerinizi Allaha açıp ve içten şükür etdinizmi size bahş etdiyi sonsuz nimetler icin ? Eksiklerimizin farkına vardığımız gibi sahip olduklarımızın farkindamiyiz acaba?! .. Biz Dünyanın en zengin insanlarıyız eğer bunu anlarsak, her birimiz özlüyümüzde bir Dünyayız, sonsuz bir ummanız aslında..
Dünyada mevcut olan o kadar dertler, hastalıklar, mutsuz olaylar var ki, onlara bakınca dert yaptığımız şeylerin ne kadar küçük ve önemsiz olduğunu görüyorsun .. ve engelli insanların hayata kusursuzca tutunduğunu, gözlerindeki hayat aşkını, yüzlerindeki gülüşü, insanlara olan güzel tavrını, arzuları için elinden geleni yaptığını, parlak bir gelecek için gösterdikleri çabaları, uçmak için çırpınmak gerektiğini bildiklerini görünce kendinden utanırsin .. sahip olduğumuz şeylere küçük bir  bakisla ele alalım, bir de sahip olmadıklarımıza .. sahip olduğun neyi sahip olmadığın bir şeye kurban verirdinmi ?! Vücudunuzu çok uzaklaşmadan düşünün, el, kol, ayaklar, gözler, konuşma yetenekleri, işitme duyuları vb. Vazgeçebilir miyiz? Hic birimiz "elbette hiçbirinden .." dedik içimizden, ancak bunların Allah'ın bize bahşettiği hediye olarak değil, olmalı gereken gibi görüyoruz ve bunlar için Allah'a yeterince şükür etmiyoruz ne yazıkki .. Oysa ne kadar şükretsek azdır, oysa sahip olduklarımızın misli, beraberi yok .. Ne kadar mükemmel yaratılışta olduğumuzun farkında değiliz, tıbbın bu kadar geliştiği bir dönemde herhangi bir hastalığın hiç olmamış gibi tedavisi yok, henüz bunun için sarf ettiğimiz maddi manevi değerleri demiyorum .. Sağlıklı bedenimiz varsa biz gerçekten Dünyanın en mutlu ve en zengin insaniz! Herhangi bir hastaligimiz varsa da düşünüyorum yine şükür etmeli çok şeyimiz var .. Hayatta her şey görecelidir ve senden daha mutlu olduğunu düşündüğün insanlar varsa, onu da bilmelisin ki, senden çok daha kötü ve mutsuz insanlar da var .. Olmuş olduğun sen ve yerin bir çoklarının hayalidir .. Senin hayalini bir başkasının yaşadığını düşünüyorsan, sen de bir başkasının hayalini yaşadığını Unutmamalısın .. Dünyada kusurlu insanlardan daha çok kusurlu düşünceye sahip olan insanlar var, onlar baktıkları her şeyin kötü tarafın görürler, her şeyde bir kusur ararlar, hic bir sey onları memnun etmiyor  .. Çünkü, insanın gözü neyi ararsa ilk onu görucek, beyin düşüncede olan sinyali arar, negatif düşünceye sahip olan insanların da yani sadece kötülükler dikkatine çarpıyor, pozitif düşünceye sahip olan insanlarınsa bu dikkatine çarpan en son şey olacak .. Bu yüzden de olumsuz yönde olan düşüncelerimizi olumlu yöne yönlendirmemiz gerek, her şey bizden ve bakış açımızdan başlar, sağlıklı düşüncenin önüne kimse geçemez, düşünen insan minnettardır, sahip olduğu her şeye göre, ilk önce Allah'ına, sonra kendisine, çevresinde olan her şeye ve herkese .. Biz yaptığımız herhangi bir şey için teşekkür aldığımızda sonraki kez daha güzelini yapmaya can atıyoruz, yaptıklarımızdan etmemiz gereken şeyler gibi bakıldığında bu bize hoş gelmiyor, isteksiz oluyoruz, bunu yapmak istemiyoruz ve belki de inadına yapmiyoruz ..  Allah'ın bize verdiklerini düşünelim, şükrün teşekkür ve şükran olduğunu anlayalım, sahip olduklarımız icin yürekten Allah'a şükredelim, yalnızca dara düştüğümüzde veya bir şey istediğimizde Allah'ı hatırlamayalim, Allah'ın bizim şükrümüze ihtiyacı yoktur, biz Allah'ın  rahmetine ve nimetine muhtaciz!



18 Aralık 2017 Pazartesi

zaman: Aralık 18, 2017 0 yorum
Son zamanlarda bazı tanıdıklarım tarafından duyduğum konuşmalar beni bu yazıyı yazmaya sevketti .. Aslında her zaman güncel konu olan ihanet .. İhanet düşünüyorum biraz da pisikoloji meselesidir, bu ne gereklilik değil, ne de yetersizlik .. İhanetin cinsiyyeti yoktur, ihanet insan ruhunu zehirleyen bir kavramdır .. İhaneti sıradanlaştıran toplumda yaşamak ise dehşet! Ben feminist değilim, her zaman haklı olanın taraftarıyım, cinsiyetinden ve kimliyinden asli olmuyarak , ancak toplumun çifte bakış açısı felaketin başlangıcıdır .. Biliyorsunuz, aslında herşey bizlere terbiye veren valideynlərimizdən başlıyor, oğul baba annesi qürrələndiyi yerde, kızı olan baba anne biraz başı aşağı hissediyor sanki, oğula çocuklar vaxtınnan "söy onu söy, döy ak öyle, ayy malades .." diyen ebeveyn çocuk büyüdüğünde de "gez, kef ele, sana herşey olur .." pisixologiyasında "terbiye" vermeye devam ediyor, bunun yanında çocukluğundan başlayarak kızlara yasaklar konulmaya başlar, sebebini başa düşürmeden olmazlarla büyütülen kızlar, yarın susmaya ve susdurulmağa vadar olur .. unuttuğumuz en önemli faktör ise kişilik büyütmeye çalışmadan, sadece oğul veya kız büyütmeye çalışmamız .. hakkını, hukukunu tanımadan, gözü qıpıq, başı aşağı büyütülen kızlarımız dünkü ve sabahki analarımız, karşısındakini tanımadan, sadece evlenmek adına evlenen veya evlendirilen kızlarımızdir ihanete uğrayan .. Evlenmek adına aile kuran erkekler, düşünmeden, kendisini tanımadan ve tam anlamıyla erkek gibi formalaşmayan, ailesine sahip çıkmayıp, ihanete meyilli olanlarımız .. birisine ihanet ederek birilerini aldatmak olur belki, ancak en büyük aldanış insanın susmayan vicdnını susturmaya çalışmasıdır .. İnsan her ama her rolünde taraf mükabilinin yerine kendini koymayı bilmelidir, ihaneti ilk önce kendisine yakişdırmamalıdır, aldatan insan bir yerde mutlaka ki, aldanır, hayatta hic bir sey karşılıksız kalmıyor , zaman geçiyor, çark dönüyor ve farkında olmadan hayat seni hedef alıyor .. Yok ettiğimiz beraberligimiz, göz yumduğumuz haksızlıklarımız, ortam yarattığımız yalanlarımız, Bitmeğen mahbusluğumuzdan kaynaklanıyor adaletsizliklerimiz .. Düşünen ve kendisine saygısı olan kişi sadece meşuqe axtarmır, asıl kişi öyle kadın arayışında olmalıdır ki, onu hayatının her aşamasında yanında görsün, dost olmayı bacarsın, dürüst davransın, sevginin zirvesine onunla ulaşacağına inansın ve onu bulduğunda ona, ya da Onu sadece vicdanına ihanet etmekten ötürü borçlu değil.
   Ben toplumda güçlü kadınlar görmek istiyorum, korkak değil, kendine güvenen ve inanan, çekinmeden sözünü diyen, ben toplumda kendi ayakları üzerinde durmasını başaran, başıdik kadınlar görmek istiyorum, gözyaşlarını gizleyen yok, toplumda öyle kadın, anneler görmek istiyorum ki, kadınlık şerefinin farkında olsun .. Ben toplumda dürüst erkekler görmek istiyorum, nankör değil, sadık, adil, sevgisini göstermekten çekinmeyen, gücünü zarif olan kadınlar üzerinde gösteren yok, ben toplumda kibar erkekler görmek istiyorum, kendine ve başkalarına saygı olan, sahip olduklarının farkına varıp, değer vermesini başaran, namuslu erkekler görmek istiyorum, namusu yalnızca kadınlarda arayan yok, toplumda öyle erkek, babalar görmek istiyorum ki, kendisini ve amalını idrak etmiş olsun .. Ben sadece insan görmek istiyorum ...



Son zamanlarda bəzi tanışlarım tərəfindən eşitdiyim söhbətlər məni bu yazını yazmağa vadar etdi.. Əslində hər zaman aktual mövzu olan xəyanət.. Xəyanət düşünürəm biraz da pisixoloji məsələdir, bu nə gərəklilik deyil, nə də yetərsizlik.. Xəyanətin cinsi yoxdur, xəyanət insan ruhunu zəhərləyən bir məfhumdur.. Xəyanəti adiləşdirən cəmiyyətdə yaşamaq isə dəhsətdir! Mən feminist deyiləm, hər zaman haqlı olanın tərəfdarıyam, cinsindən və kimliyindən asılı olmayaraq, ancaq cəmiyyətin ikili baxış açısı fəlakətin başlanğıcıdır.. Bilirsiz, əslində hərşey bizlərə tərbiyə verən valideynlərimizdən başlayır, oğul ata anası qürrələndiyi yerdə, qızı olan ata ana biraz başı aşağı hiss edir sanki, oğula uşaq vaxtınnan “söy onu söy, döy ak elə, ayy malades..” deyən valideyn övladı böyüdüyündə də “gəz, kef elə, sənə hərşey olar..” pisixologiyasında “tərbiyə” verməyə davam edir, bununla yanaşı uşaqlığından başlayaraq qızlara qadağalar qoyulmağa başlayır, səbəbini başa salmadan olmazlarla böyüdülən qızlar, sabah susmağa və susdurulmağa vadar olur.. Unutduğumuz ən önəmli faktor isə şəxsiyyət böyütməyə çalışmadan, sadəcə oğul ya qız böyütməyə çalışmağımızdır.. Haqqını, hüququnu tanımadan, gözü qıpıq, başı aşağı böyüdülən qızlarımızdır dünənki və sabahki analarımız, qarşısındakını tanımadan, sadəcə ərə getmək adına evlənən və ya evləndirilən qızlarımızdır xəyanətə uğrayan.. Evlənmək adına ailə quran oğlanlarımızdır, düşünmədən, özünü tanımadan və sözün əsl mənasında kişi kimi formalaşmayan, ailəsinə sahib çıxmayıb, xəyanətə meyilli olanlarımız.. Birisinə xəyanət edərək kimisə aldatmaq olar bəlkə, ancaq ən böyük aldanış insanın susmayan vicdnını susdurmağa çalışmasıdır.. İnsan hər amma hər rolunda tərəf müqabilinin yerinə özünü qoymağı bacarmalıdır, xəyanəti ilk öncə özünə yaraşdırmamalıdır, aldadan insan bir yerdə mütləq ki, aldanır, həyatda heçnə qarşılıqsız qalmır, zaman keçir, çarx dönür və fərqində olmadan həyat səni hədəfə alır.. Yox etdiyimiz bərabərliyimiz, göz yumduğumuz haqsızlıqlarımız, şərait yaratdığımız yalanlarımız, bitməyən məhbusluğumuzdan qaynaqlanır ədalətsizliklərimiz.. Düşünən və özünə hörməti olan şəxs sadəcə məşuqə axtarmır, əsl kişi elə qadın axtarışında olmalıdır ki, onu həyatının hər mərhələsində yanında görsün, dost olmağı bacarsın, dürüst davransın, sevginin zirvəsinə onunla çatacağına inansın və onu tapdığında ona, ya da sadəcə vicdanına xəyanət etməməyi özünə borc bilsin..
   Mən cəmiyyətdə güclü qadınlar görmək istəyirəm, qorxaq yox, özünə güvənən və inanan, çəkinmədən sözünü deyən, mən cəmiyyətdə öz ayaqları üzərində durmasını bacaran, başıdik qadınlar görmək istəyirəm, göz yaşlarını gizlədən yox, cəmiyyətdə elə qadın, analar görmək istəyirəm ki, qadınlıq şərəfinin fərqində olsun.. Mən cəmiyyətdə vicdanlı kişilər görmək istəyirəm, nankor yox, sadiq, ədalətli, sevgisini göstərməkdən çəkinməyən, gücünü zərif olan qadınlar üzərində göstərən yox, mən cəmiyyətdə nəzakətli kişilər görmək istəyirəm, özünə və başqalarına hörməti olan, sahib olduqlarının fərqinə varıb, dəyər verməsini bacaran, namuslu kişilər görmək istəyirəm, namusu yalnızca qadınlarda axtaran yox, cəmiyyətdə elə kişi, atalar görmək istəyirəm ki, özünü və amalını dərk etmiş olsun.. Mən sadəcə insan görmək istəyirəm...

17 Aralık 2017 Pazar

Farkindalik bazi şeylerin farkina varmamızdır..

zaman: Aralık 17, 2017 0 yorum
Bir çok insanın boş baktığını farkettim .. Bir çoğunun koşacak yeri olmadığından ağır adımlarının .. Bir çoğunun yola dikilmiş gözlerini gördüm .. Bir çoğunun yorgun ruhlarını taşımakta zorlanan vücutlarını .. Bazılarının zehmetden kabaran ellerini gördüm, alın terlerinin lekesiz düşürdüğü izlerini,  kırışiklarında gizli yaşam yollarını, bazılarını yaşlanmadan yaşlanan gördüm .. bir çoğunun sessizligindeki isyanını gördüm, içinde verdiği savaşlarını, yenilgisinin ardından gülüşünde gizlediği gözyaşlarını .. bir çok müzik dinledim, farklı hayatların yazmaya mecbur etdigi benzer sözlerini .. bir çok insanı gözden geçirdim, bir çoğunu başkalarını tekrarlayan gördüm, espriyi anlamadan başkaları gülüyor diye güldüklerini, başkalarının açtığı cizgiyle gittiklerini, dogru olmasa bile bazı kelimelerin onayını, yoğurdun bazılarının gözünde siyah olabileceğini .. Bazılarının yüzünde masumiyet gördüm, bazılarında kirlenmiş hayatlarının aksini .. Bazılarının akilla adım attıklarını gördüm, bazılarının hislerinin esiri olduklarını .. Bir çok hikaye dinledim, doğrunun yalan, yalanın doğru olabileceğini, bir gün iyinin kötü, kötünün bile iyi olabileceğini gördüm .. bazılarının gözlerinde pişmanlık, bazılarını gururunun dile getirmeye izin vermediği sözlerinde boğulan gördüm .. bazılarının karmaşık hayatlarında dolduramadigi boşluklarını gördüm, bazılarının boş hayatlarını doluymuş gibi yaşadıklarını .. Dünyanın merkezinin herkes için farklı olabileceğini gördüm, herkesin farklı amaçlar , değerler ve çıkarlara sahip olduğunu .. Yağmurdan sonra gökkuşağını gördüm, her zaman bir çıkış yolunun olduğunu, pozitif düşüncenin iyilik, olumsuz düşüncenin kötülük getirdiğini. Ve bir güneş gördüm, ama farklı açılarda, farklı ısıtdıgini ..




8 Aralık 2017 Cuma

Popüler kitaplar hakkındaki garip gerçekler

zaman: Aralık 08, 2017 0 yorum
Ünlü Rus yazar Dostoevski kumarda kaybeder ve borçlarını ödemek ve bu işi sadece yirmi beş gün boyunca tamamlamak için "Kumarbaz" kitabini yazmaya başlar.

Romanı kendisi yazmayan Dostoyevski, bunun için bir stenografi aldı ve daha sonra Anna Grigoryevna adındaki bu genç kadınla evlenir.


Victor Hugo'nun en etkili romanlarından  Sefiller'ın eserlerini okursanız, çok uzun bir cumle ile karşı karşıya kalacaksınız. Evet, çok uzun bir cümle ... Bu cümlede 823 kelime var! Yani, cümle 3 sayfadan oluşuyor. Bu cumlenin Fransız edebiyatının en uzun cümlesi olduğuna soylenilmektedir.


Efsanevi romanın yazarı A.Konan Doyle - "Sherlock Holmes" aslında bir uzman göz doktoruydu. Bununla birlikte, tıp alanında iyi bir gelir elde edemeyen Doyle, günlük hayatinda para kazanmak  icin yazıyordu. Şu anda en iyi yazarlardan biri olan Doyle'un fakirliği olmasaydi, belki bugün Sherlock Holmes olmayacaktı.


İngiliz edebiyatının göze çarpan yazarlarindan Jonathan Swift, Mars'ta iki uydu olan Phobos ve Deimos'un tam boyutları ve döndürme hızları hakkında Gulliver's Travels adlı kitabında bahsediyor.

Astronomi bilim insanları, bu uyduları kitabın yazılmasından yaklaşık 100 yıl sonra kitapta buldular. Sviftin bu bilgiyi nasil olarak ogrendigi bir sır olarak kaldi.

Ünlü mizah yazarı Mark Twain, "Remington" yazı makinesini alan ilk müşterilerden biriydi. 1887'de yazar makinesiyle ünlü ilk eseri "Tom Soyer'in Maceraları" dır. Bu kitap, yazı makineleri üzerindeki edebiyat dünyasındaki ilk kitap olarak da bilinir.

Rus yazar Lev Tolstoy'un "Savaş ve Barış" kitabı, klasik edebiyatta en önemli romanlardan biri olarak kabul edilir. Dünyanın en uzun romanları arasında on yedinci sırada yer alıyor. Tolstoy'un karısı Sophie Behrs, bir cihazın ve bilgisayarların icat edilmediği zamanda yazar tarafından yazılmış bu eserin 7 kere elle yazarak  kopyalarını çıkardı. Yedi çocuklu  annenin kahramanlığını hangi seven biri yapardi?




zaman: Aralık 08, 2017 0 yorum
Hiçbir sebep olmadan sokaklara yürürsün. Belki de bir umut, belki de bir işik. . .

Benim gücüm bitti, çok yoruldum dersin. Yavaş yavaş içinde mum gibi yanan umudu da gözünden akan bir damla yaş söndürürsün.

Hangi sokak ile gitsek her pencerede - tv, radyo, çocuk sesi, eşler arasinda kavgadan farklı hiçbir şey görmüyoruz. Neden gittiğimizi bilmeden uzaklaşıyoruz. Nerede olduğumuzu bile bilmiyorduk belki. İçimizdeki şeytanla melek arasındaki kavga bizi yakalar.

bir umut . .

Korktum:

-  ikiyuzlulerden ölmüş ümutlardan, sahte dostluklardan, boş hayallerden, sinsi insanlardan, anlamsız günlerden, ,buyuk yalanlardan, kindar bakışlardan,yanilmakdan, çekememezlikden türeyen kötülüklerden, umursamamazlikdan,ihanetden, incinmekden, incitmekden,ve merhametsiz kalplerden...


Hayat öyle, çevrendekileri seviyorsun. Ama bazen sevmeyi düşünüyorsun. Ve sevmenin aslında herkeste farklı olduğunun farkına varirsin.

Sevmek bazıları için kolay, bazisi için zor ve baziları içinse hic önemli değil. Birileri onları sever, diğerleri kotu  davranır, bazıları sahtekarlık yapar ve.s Sana bundan bir pay verir.

Bazen sevmen çok güçlüdür, anlamıyorsan sevilmekten daha az sevilirsin. Bazen sevmeyi düşünüyorsun.
Susadıysanız, bir kenara gidiyorsunuz, 'benimlemsin?' Sıklıkla söylenir. Aslında, hep yanındayım, "Seni seviyorum" diyerek. Sizi aramıyorlar, gittiğinizi bile bilmiyorlar. Seninle biraz sorun yaşarsalar, senden uzaklaşırlar.

Yalnız olduğunuzda, boşuna olduğunuzu, sizin hiçbir şey yapmayan sevdiklerinizin farkında mısınız? Eğer hayaletler susturulursa, sana ihtiyaç duyduklarında sadece seninle olacaklar. Ne yaparsanız yapın, tereddüt etmeyin. Kendi sıkıntılarınızi ortadan kaldırin - onun daha büyük olduğunu düşünüyor, onunla birlikte olacaksın, ama yalnız kalman gerektiğinde asla bunu düşünmeyeceksin.

Her anın yanında olmaya çalışırsin, ve kötü, iyi, üzgün ve mutlu anlarınızda dönmeye çalışıyorsun. Değer verdiğiniz değer hiçbir ölçütle ölçülmez. En önemlisi, yalnız kalmayacağınıza inanıyorsanız, güvenirsiniz. Fakat sizi küçük bir hatayla uzun süre yalnız bırakacaklardır. Eğer barış içinde iseniz, tekrar uzlaştırılacaksınız. Sevgilerini hayatlarında kalmaları için kullanıyorlar. Çünkü sevdiklerini sevdiklerini ve affedilecegini biliyorlar, onlara zarar verirler bile bile her zaman her biri ile birlikte olacaklar. Her birimiz çok sevdiğimiz birine ihtiyaç duyuyoruz. Bu arkadaş, tanıdık, kız kardeş, kardeş kimin umrunda değil. Bizi her yönden kabul edecek birine ihtiyacımız var.

Şu üç günlük dünyada varsın kandırsınlar sizi. Aldatsınlar, kanınızı emsinler, hayallerinizi katletsinler, umutlarınızı mahvetsinler… Sadece boş verin siz. O kalbi kararmışlara kaptırdığınız vaktinizi ömrünüzün sadakası sayın. Aldırmayın aldatıldığınıza; ağlamayın kandırıldığınıza. Nasıl olsa sizin alnınız ak olacak Allah’ın huzurunda. Hem biz, ‘Aldatanlar bizden değildir!’ diyen bir peygamberin ümmetiyiz unutma.  Yapanın yanına kar kalmayacak bir hesabın derdini beyhude yüklenmeyin siz. Unutmayın ki, size gözyaşı döktürenler bir gün mutlaka hıçkırıklara boğulacaklardır. Siz sadece sizi yoktan var edene iltica edin; canınızı yakan da kendi canının yanacağı günü beklesin. Ve ne kadar dara düşerseniz düşün, asla kendinizi yalnız hissetmeyin. Düşünün bir kere: Derdiniz ne kadar büyük olursa olsun, ‘Allah kuluna yetmez mi?!Kaybettikten sonra gözyaşı döktüğünüz o insanın aslında kurtuluşunuz olduğunu fark edin. Ve şükredin halinize. Size umut verip hayaller kurduran ve sonra sizi yarı yolda bırakan o insanı ise sadece sahibine havale edin. Sakın kin bile beslemeyin ona. Çünkü emin olun o buna bile değmeyecektir.
Sizi yaralayan o zavallıya acıyın ve unutun onu sadece. Ne de olsa insan bildiğiniz o insan bir nankördür. Ve nankörlerin en büyük özelliği: ‘Her şeyin fiyatını bilip; hiçbir şeyin kıymetini bilmemeleridir!’ Ve artık takılıp kalmayın düne. Üstüne bir çizik çektiğiniz o ismi artık çöp kutunuzda bile barındırmayın. Yüreğinizi bir kıymet bilene emanet edip yeniden tutunun hayata. Dün döktüğünüz gözyaşları için yarın zaten pişman olacaksınız. Öyleyse bugününüzü kaptırmayın o kıymet bilmezlere. Size kötülük edemeyecek kadar Allah’a aşık bir yüreğe yaslayın yüreğinizi. Sevin, sevilin ama asla, vicdandan yoksun insanlar için bir damla göz yaşı bile dökmeyin. Çünkü o kalbi kararmışlar, kendilerine nasip olmayan göz yaşlarını sizde görünce; bunu bile kendilerinden sayarlar. Yiyin, için, dua edin. Hatta ağlayın ama ne olur göz yaşlarınızı israf etmeyin!..
Sevdiklerimize zarar vermemeye devam edelim. . . İşte hayat bu.
 

DAN ULDUZU Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review