24 Eylül 2017 Pazar

İnsancıklar-Dostoyevski

zaman: Eylül 24, 2017 2 yorum
Dünya edebiyatının en tanınmış yazarlarından Rus yazar Fyodor Dostoevsky, 1846'da "Insanciklar" adlı ilk kitabını yazdı. Bu kitap, yayınlandığında eleştirmenlerce büyük beğeniyle karşılandı ve bu da büyük  ilgi yarattı. Dostoevsky, bu romanda dünyaca ünlü bir yazar olmanın sinyalini verdi. Yazar, yirmi dört yaşındayken yoksulluk, arkadaşlık  sanat aşkı gibi konulara değinerek bu kitabı yazdı.

Dostoevsky, ilk romanını bitirirken arkadaşı Grigoroviç okur ve onu seven bir arkadaşınin, zamanının en önemli şairlerinden biri olan Nekrosova'yı, gece yarısı kitabını okumak için zaman kaybetmeden arkadasina okutdurur. Roman Nekrosova, "şaheser" dediği bu kitaptan etkileniyor:


"İki gün boyunca kendimi kitaptan uzak tutamadim. Bu yeni bir yazarın romanı, yeni bir yeteneğin kalemidir. Kim olduğunu bilmiyorum, nasil biri bilmiyorum, fakat bu roman bize Rusya'daki yaşam sınırlarını oyle takdim ediyorki hiçbir yazar bu kadarini hayallerinde bile göremezdi ... Rusya yeni bir Gogol kazandı. "


Sonuçta, Nekrosov, Dostoyevski'yi o zamanların ünlü eleştirmenlerinden biri olan Belinski'i evine getirir. Dostoyevski bu karşılaşma hakkında şunları yazdı: "beni onun yanina aldilar. Birkaç yıl önce Belinskini'yi okudum, ama beni urkutucu  hissettirdi. Bu nedenle, bunun ilk romanımızı ciddiye almayacağını ve dalga gececegini düşündüm. Ancak bunun tersi oldu ve beni saygı ve samimiyetle karşıladı. Bir dakika sonra her şey biraz değişti ... Ateşli gözleri ile bana baktı ve "Anlıyor musun?" Dedi. Ne yazdığını anlıyor musun? Sizin gibi genç bir insanın tüm bu korkunç gerçeği düşünmesi ve yazması  imkânsızdır ... Yeteneğinizin farkında olun ve mükemmel bir yazar olduğunuzdan emin olun. "

Sıradan yoksul insanların hayatından bahsederken, bu roman Dostoyevski'nin kendisi kadar dikkat çekiyor ve kısa bir süre içerisinde ülkede sohret oluyor.


"insanciklar", St.Peterburg eyalet bölgesinde çalışan orta yaşlı Makar Devushkin'in yaşlı akrabası Varvara Dobroselova arasındaki yazışmalardan biridir. Bu eserin özü, bir mektup-roman biçimindedir, diğer yazarların eserlerinde olduğu gibi "merhamet iyilik hissi" dir. Romanın başlıca kahramanları, birbiriyle çelişen iki isimdir. Makar yaşlı olsa da optimist ve Varvara aksine karamsardır. Makar, tüm maddi zorluklara rağmen "Unutmayın, yoksulluk asla utanç değildir." diye yazar mektuplarinda.

Maddi sefaletle mücadele eden bu iki uzak akraba, ahlaki ve bazen de birbirlerine mali destek verirler. Varvara'dan daha yaşlı olan Makar, gerçekte bir sır olmasına rağmen kızı cok sever. "Makar,duygularin yaşi yoktur dersede sevgisini asla ifade etmeden ve Varvar'ya" kızım "olarak hitap eder.

Zorluklarla yaşayan eski katip, uzerinde doğru  durust kıyafeti olmazken, elinde ne varsa Varvaray'la paylaşıyor. Bu genç kızi, kendisinden bile o kadar çok düşünuyor çok seviyor ki, onun adına soz gelmesin diye  defalarca çağrılsa bile, evine bile gitmemektedir. Hatta Varvaraya gönderilen parayı başka birinin adindan gönderir.

Maddi zorluklarla kendini kaybeden Varvara, bir kimseyi tanımış ve evlenmeye karar vermiştir. İlk başta Makar bu evliliği destekledi, ancak daha sonra kızının yokluğundan cok acı çekti. "Sonra kime bir mektup yazacağım? Şimdi seni nasıl görebilirim Varenka? Öleceğim, Varenna, öleceğim, kalbim buna katlanmayacaktır. Tanrı'nın ışığı gibi, seni kendi kızı olarak sevdim. Senin için yaşıyordum, etrafında dolaşmaya ve duygularımı harflerle paylaşmaya çalışıyordum. Belki de tüm bunlardan habersizsin, ama öyle. Bizi yalnız bırakamazsın!

Kızın gidisinden sonra yazdigi  sözlerinden sonra, okuyucu kız karsi  gerçekten büyük bir sevginin olduğunu fark eder, ancak utangaçlığından ifade edemedigini anlar. "Bu son mektupta, kızım olarak nitelendirdigi bu yaşlı ve utangaç insanın sevgisi bu kadar izah edilemezdir"



Kitapdan secdiklerim :

Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalıktır.

Bana ne olacak? Kaderimde neler var? Tam bir belirsizlik içinde olmak en kötü şey. Geleceğim yok, bana neler olacağını tahmin bile edemiyorum. Geçmişe bakmaya da korkuyorum. Orada daha çok mutsuzluk var. Bunları hatırlamak bile kalbimi parçalamaya yetiyor. [...]
Varvara Dobroselova

Geleceğime ilişkin fikir yürütmeye bile çekiniyorum. Berbat bir his var içimde. Kalbim sıkışıyor, umutsuz düşünceler doluyor benliğime.

İnsan bazen yanı başındaki bir kitapta bütün hayatının yazılı olduğunun farkına bile varmıyor.

"Ölümün ne gün ne de saat bildiğini düşünmek çok hüzünlü... Hiç yoktan ölüveriyor insan..."

Hatıralar mutlu olsun, kederli olsun, hep acı verir

“Size bir şey söyleyeyim mi anacığım, insan kendi halinde yaşayıp gidiyor da, yanı başında duran kitapta kendi hayatının tıpatıp anlatıldığından haberi olmuyor. Eskiden dikkatini çekmemiş birçok şeyi, kitabı okumaya başlayınca bir bir anımsıyor insan.”

Sadece size yazmak için yazıyorum. Sadece size yazmak ve yakın olmak için.

Sorun duvarlarda değil, anılar, geçmişe ait anılar içimi sıkıyor... Hem de işin tuhafı, bunlar daha çok tatlı anılar olduğu halde üzülüyorum. O zamanlar fena gözüken, insanı kızdıran olaylar bile anı olunca bütün kötülüğünü kaybediyor, hayalde cazibe kazanıyor.

Niçin bir kız, daha anasının karnındayken talih kuşu ona mutluluğu müjdeliyor da, öteki kimesizler yurdunda dünyaya gözlerini açıyor?

İnsanların çoğu kendileri için değil, başkaları için giyinir. Daireye gelen pasaklı bir köylü ile iyi giyimli bir çiftlik ağası aynı muameleyi görmez. Pasaklı köylüye bağırır çağırırlar; bugün git yarın gel derler. Çiftlik ağası, general gibi itibar görür; işleri tıkır tıkır yürür. General deyince aklıma geldi. Bir general kişiliğinden dolayı mı, yoksa omuzundaki yıldızlardan dolayı mı itibar görür?


İnsanların bir bölümü ne hızlı yabancılaşıyor! Onlar için ben, ayak temizlenen bir paçavra dan daha değersizim bu halimle! Beni mahveden şeyi biliyor musunuz Varenka? Parasızlık değil. Hayatın bu uğultuları, bu mırıldanışlar, bıyıkaltı gülmeleri. Sitemler...

Hep şunu düşündüm, Varenka , biz insanlar, kaygı ve telaş içinde yaşayan biz insanlar, gökteki kuşların kaygısız ve masum mutluluğunu da kıskanmalıyız.

Bence birçok insan paltoyu üşüdüğü için değil başkalarına ayıp olmasın diye giyiyor. Çizmeler için de aynı şeyi söyleyebilirim. İnsanlara giyebilecek iyi bir çizmem ve paltom var demek için.


Sevgili Varvara Alekseyevna!Evet anacığım, evet iki gözüm, demek bu garibin payına da böyle bir gün düştü! Evet Varvara Alekseyevna, şaka ettiniz bu ihtiyarla, eğlendiniz! Ama suç bende, bütün suç bende! Yaşıma başıma bakmadan aşka meşke kalkıştım...


 

DAN ULDUZU Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review